30 Temmuz 2009 Perşembe

8.10 Vapuru





Sesinde ne var biliyor musun
Bir bahçenin ortası var
Mavi ipek kış çiçeği
Sigara içmek için
Üst kata çıkıyorsun


Sesinde ne var biliyor musun
Uykusuz Türkçe var
İşinden memnun değilsin
Bu kenti sevmiyorsun
Bir adam gazetesini katlar



Sesinde ne var biliyor musun
Eski öpüşler var
Banyonun buzlu camı
Birkaç gün görünmedin
Okul şarkıları var



Sesinde ne var biliyor musun
Ev dağınıklığı var
İkide bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun.



Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var
Küçücük şeyler belki
Ama günün bu saatinde
Anıt gibi dururlar



Sesinde ne var biliyor musun
Söylenmemiş sözcükler var



CEMAL SÜREYA

26 Temmuz 2009 Pazar

Dünyanın hakimi olsaydınız... / Mim




Sevgili blogcu arkadaşım Mustafa Gürdal tarafından mimlenmişim.Mim'in konusu ise şöyle : "Eğer bugün dünyaya hakim olsaydınız, şu anki yaşadığımız düzende, sistemde veya aklınıza gelebilecek her hangi bir şeyde neleri değiştirirdiniz? Unutmayın elinizde sihirli bir değnek var ve kainatın insanlar üzerinde hakimi sizsiniz..."

Öncelikle bu sorumluluğu ağır yüke ortak edildiğim için teşekkür ederim.Elimdeki sihirli değnekle sanırım şunları yapardım :



  • Sonu -izm'lerle biten tüm kanaatlerin kökünü kuruturdum.Ki böylece taraf olup birbirlerine dünyayı dar etmeye çalışan insanların kötü ve saçma emellerine son verirdim.



  • Türkiye'yi Dünya üzerinde hakettiği mevkiye getirir ve Türk halkını da bu hususta bilinçlendirirdim.



  • Başta Türk ve İslam coğrafyası olmak üzere zulme maruz kalan tüm devletlerin refah ve huzur içerisinde yaşamalarını sağlardım.



  • Kara Kıtanın (Afrika) insanlarının kendi yeraltı zenginliklerini değerlendirebilmelerini sağlardım.



  • Amerika,Çin,İngiltere,Fransa vb. ülkelere kanaatin nasıl bir değer olduğunu öğretirdim.



  • Kanadalılara fokların,Japonlara balinaların ne harika hayvanlar olduklarını ve özgürce yaşamaya değer olduklarını anlatırdım (anlamak zorunda bırakırdm).



  • Bir Türkçe sevdalısı olarak Türkçe'yi dünya dili haline getirirdim.



  • İnsanların kalplerinden kötülük ve emaresini silerdim.


Sanırım insanların mahvettiği daha pek çok şeyi değiştirirdim.Neyse efendim lafı uzatmadan bende Ruzigar ve Aşk-ı Kübra blog arkadaşlarımı mimlemiş olayım ve sözü onlara bırakayım.



16 Temmuz 2009 Perşembe

Pinhan'dan




Çekildim bir köşeye
sessiz sedasız
baktım olan bitene
seni gördüm kaderimde
ebrunun halkalarını saydım
tastamam dört etti
halkalardaki kıvrımları hesapladım
tastamam senin ismin etti
isminin yanına beni de kazı dedim
boyalar isyan etti.
Elif Şafak / PİNHAN


10 Temmuz 2009 Cuma

Saklambaç





Haydi seninle saklambaç oynayalım.

Yüreğime saklanırsan eğer,

seni bulmak zor olmaz.

Ancak kendi kabuğunun ardına gizlenirsen,

seni bulmaya çalışmak bir işe yaramaz.



Halil Cibran




9 Temmuz 2009 Perşembe

Kardeşine sahip çık!





"Bir haksızlık, zulüm görürseniz, gücünüz yetiyorsa elinizle, ona gücünüz yetmiyorsa dilinizle, ona da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle karşı çıkın. Ki, sonuncusu inancınızın en zayıf noktasıdır."
Hz. Muhammed (s.a.v.)

4 Temmuz 2009 Cumartesi

Gökyüzü Kadar Kırmızı



Yaz tatiline girdiğim şu günlerde vaktimi film izlemekle geçiriyorum. Hazır yaz okulu tam manasıyla başlamamışken filmlerin tadına varmaya çalışıyorum. Bugün Kanal 24 'te yayınlanan "Gökyüzü Kadar Kırmızı" adlı filmi izledim.Gerçekten oldukça güzel bir filmdi. Kanal24'ün sitesinde filmden "10 yaşında kör olan bir çocuk ve doğadaki seslerden kurulan yepyeni bir yaşam… Yaşamın ona getirdiği eksileri bir şaheser yaratmada kullanan, küçük bir çocuktan stara dönüşebilmeyi başaran bir sanatçının öyküsü... İtalya’nın ünlü ses editörlerinden Mirco Mencacci’nin gerçek hayatını anlatan çarpıcı ve kışkırtıcı bir film." şeklinde bahsediyor.


Konusu içinse :

"Yıl 1970. Mirco Toskanalı ve sinemaya çok düşkün bir çocuktur. Bir kazada görme yetisini kaybeder. Dönem İtalya’sında yasalar kör insanları özürlü olarak görür ve onların devlet okuluna gitmelerine izin vermez ailesi de onu kendisi gibi görme engelli çocukların eğitim gördüğü bir enstitüye gitmesi konusunda zorlar.
Burada küçük çocuk eski bir bant makinesi bulur ve onunla sesleri kaydederek hikâyeler üretir. Çocukların kendi yeteneklerini kullanırken ne kadar istekli ve yaratıcı olduklarını kanıtlayan çok çarpıcı bir İtalyan yapıtı." denilmiş.



Film görme engelli insanlar açısından sinemayı algılamamız da bize yardımcı oluyor. Film ayrıca evine çeşitli festivallerden ödüllerle dönmüş. Belki bu kadar konuşmaktansa sadece tavsiye ediyorum ve izlenesi bir film demem yeterlidir. :)



Kelimelerin Ahengi